9 Haziran 2013 Pazar

Çanakkale Şehit Veriyor

           ÇANAKKALE ŞEHİT VERİYOR



Çanakkale kan döküyor
Analar babalar atalar ağlıyor
Düşman askeri doğru durmuyor
Çanakkale şehit veriyor


Kim bilir hangi asker
Kim bilir hangi vatan
Yok olup gidiyorlar bu dünyadan
Gözleri bile yaşarmadan


Ana kucacı asker ocağı
Çanakkaledeki düşmanları
Düşünmeden şehit olan asker
Kendi vücudunu sper eder


Şimdi kurtuldu tüm türkiye
Askerlerin sayesinde
Sende önem ver vatanınla devletine
Hiç bir zaman düşmana ezdirme




 
Master Kazanç

11 Mart 2013 Pazartesi

Araba Oyunları


Araba Oyunları Sitesi
www.oyun04.com adı altında faaliyetlerini sürdüren araba oyunları sitemize. Site içeriğinde birbirinden kaliteli araba oyunları bir arada toplanmıştır. Sitede yer alan bazı araba oyunları kategorileri aşağıdaki gibidir :
  • Araba Park Etme Oyunları
  • Çocuk oyunları
  • Araba oyunları 
  • Motor Oyunları
  • Yarış Oyunları
  • Hedef Oyunları 
  • Araba Oyunları 
Yukarıda adı geçen kategorilerde, yüzlerce araba oyunları, takipçilerimize takdim edilmiştir.

Oyunlara başlamak adına tek yapmanız gereken araba oyunları sitemizi ziyaret etmek. Tüm araba oyunları sevdalılarına ve hastalarına keyifli sürüşler ve iyi eğlenceler diliyoruz.

ÇANAKKALE

 

         Çanakkale


Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar. 
Her karış torağında bin şehit,bir mezar. 
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişli canavar. 
Türk milleti aynı destanı yine yazar. 

Sen rahat uyu,ey şanlı şehit. 
Gölgesinde gölgelen al bayrağın. 
Hangi kem göz sana edebilir nazar?
Türk milleti aynı destanı yine yazar. 

Yedi cihana yeter yazdığın destan. 
Gök kubbe,ay,yıldız sana verir selam. 
Çanakkaleyi düşmana yaptın ya mezar. 
Türk milleti aynı destanı yine yazar. 

Dünya döndükçe,Çanakkale yine geçilmez. 
Kanınla suladın toprağı,hangi canlı seni bilmez? 
Sen yazdın cihana şanlı,tarihi artık kim bozar?
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Şefik Aydemir 



GooMass ile netten para kazanmaya başlayın GooMass

ÇANAKKALE DESTANI


     

ÇANAKKALE DESTANI

Yıl 1915

18'indeyiz Martın.

Kendine gel biraz!

Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu, 

Geçilmez bu boğaz... 

Geçilmez bu boğaz... 

Bizi

Ne topun yıldırır, 

Ne kurşunun. 

Çünkü artık 

Başladı cengimiz.

Er meydanında bulunmaz dengimiz... 

Sen misin Mustafa Kemal'im ileri diyen? 

İşte fırladık siperden.

Sırtına yüklenmiş kahraman 

Seyit 276 kiloluk mermiyi, 

Koşuyor bataryasına ateşler içinden. 

Bu mermi denizlere gömecek Elizabet'i Buvet'i...

Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor, 

Denizler yanıyor, 

Dağlar yanıyor. 

Zafer bizimdir artık 

Düşman zırhlıları batıyor... 

Türk'üm,

Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere. 

Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.

Kimimiz gazi. 

Hiç değişmez bu yazı. 

Dünyada her yer geçilir belki 

Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı..


Fahri ERSAVAŞ


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ


    Çanakkale Şehitleri


Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin

Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,

O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak

Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

M.Akif ERSOY




10 Mart 2013 Pazar

MEHMET AKİF ERSOY'DAN ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE










Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitlerine                                   


Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. 

Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'

Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.

Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,

Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,

Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,

Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.

Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...

Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,

Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;

O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,

Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,

Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?

Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;

'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.

Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?

'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...

Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.

'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,

Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,

Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;

Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,

Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...

Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;

Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy

ÇANAKKALE'DE OTUZ BİN ŞEHİT


Çanakkale'de otuz bin şehit


Çanakkalede otuz bin şehit,

Hepsi birbirinden yiğit,

Bundan sonrasını tarihler yazar,

Çanakkale'de analar ağlar.

Derdim,derdim,garip halim,

Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım,

Ne analar,ne bacılar,

Çanakkale'de zaferler yatar.

Düşman pusu atmış,Çanakkale yollarına,

Yol vermiyor dağlar,nice yiğit aslanlara,

Yol vermesen küserim yara,

Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.

Mermiler yağıyordu yağmur gibi,yiğitlerimizin üstüne,

Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde,

Mekanınız cennet olsun ebediyetde,

Çanakkale'de şehitler yatar diz dize.



Haydar Turan